Bugün, neredeyse hepimizin günün önemli bir kısmını sosyal mecralarda geçirdiğimiz ölçümlenen bir gerçek. Çünkü insanlar sosyal medya ile öğreniyor, araştırıyor, eğleniyor, alışveriş yapıyor, karar veriyor, iletişim kuruyor kısaca sosyalleşiyorlar.
Sosyal medyada sürekli aktif olan kitlelerin aynı zamanda birer potansiyel müşteri olduğunu düşünürsek, müşterinin olduğu yerde satıcının da varlık göstermesinin önemini kavrarız. Dolayısı ile hedef kitleleri sosyal medyada etkileşim halinde iken markalar da bu iletişim ağına dahil olmak istiyorlar. Zira büyük insan topluluklarının her an çevirim içi olduğu bir sosyal ağda markaların çevirim dışı olması beklenemez.
Bilindiği üzere, markalar doğru stratejileri izleyerek hedef kitlelerine artık en çok sosyal mecralarda ulaşıyorlar. Akademik araştırmalar gösteriyor ki; son bir kaç yılda Türkiye’de markaların sosyal medyadaki aktiviteleri arttı. Ancak henüz sosyal medyanın pazarlama faaliyetlerindeki önemini kavrayamayıp, bu konuda bir strateji geliştirmeye çekimser yaklaşan kurumlar da var.

Sosyal medyanın geleneksel medyaya oranla oldukça farklı bir pazar alanı olduğunu biliyoruz. Hızlı iletişim, karşılıklı etkileşim, düşük maliyet, ölçülebilirlik gibi özellikleri ile sosyal medya markaların iştahını kabartırken; kontrol edilememezlik duygusu da ürkütüyor.
Markalar sosyal medyanın gücünü ve marka gelişimine yönelik özelliklerini görmelerine karşın topluluk yönetiminin riskleri ile başa çıkmaya ya da markalarını söz konusu geniş ağda savunmasız bırakmaya çekinebiliyorlar. Ancak yine yapılan ölçümler sonucu oluşan grafikler sosyal medyayı etkin kullanmanın sağladığı büyük avantajları markalara göstererek onları bu okyanusa dalmaya cesaretlendiriyor.
Bunun sonuncunda da markalar çoğunlukla kendilerini topluluk yönetmeyi bilen, güçlü ve etkin içerik üreten ajanslara teslim ederek sağlıklı bir sosyal medya iletişimi için ilk adımı atıyorlar. Elbette kendi bünyesinde uzman kadrolar oluşturmayı seçen ya da hem ajans desteği alıp hem de kendi kadrosu ile ilerleyenler de oldukça fazla.

Sonuç olarak; geniş kitlelere ulaşmak, müşterileri ile sürekli etkileşim halinde olmak isteyen markalar sosyal medyanın giderek derinleşen etki ağına kayıtsız kalmıyorlar. Bazen sosyal medyada yaşanan kitlesel hareketler de mecranın gücünü tekrar hatırlatıyor. Bu doğrultuda,  son günlerde gündemi oluşturan Gezi Parkı Direnişi sosyal medyanın Türkiye’de gücünü gösterdiği âdeta kitleleri harekete geçiren yumruğunu masaya vurduğu önemli bir örnektir. Markalar da görmüştür ki; sosyal medya geniş kitlelere ulaşabilen, hızlı geri bildirim alan büyük bir güçtür.

0 yorum:

Yorum Gönder